The Witcher Dizi İncelemesi

İlk bölümü izleyenlerin geneli hikayeyi anlamama sorunsalı yaşadı. Bunun sebeplerinden birisi dizinin ortadan başlaması, ilk repliklerin uzun diyaloglardan oluşmasıydı. Daha ilk sahneler bana da bir giriş için güzel gelmedi. Tamam, diğer bölümlerde ilk bölümün anlamını daha iyi anlıyorsunuz fakat çok ağır repliklerden ve diyaloglardan oluştuğu için benim için eksi bir puan aldı. Witcher nedir? Büyücüler nedir? Bu adamın gözleri niye böyle gibi sorular, kitabını hiç okumayan bir insan için çok zor anlar yaşattı.

Ülkemizdeki çoğu kişi gibi ben de The Witcher serisini ilk olarak oyunları vasıtasıyla tanıyanlardanım. Çoğu fantastik romanın aksine karakterlerinin griliğiyle, gerçekçiliğiyle vurmuştu bu dünya beni her şeyden önce. İyi adamlar sevdiklerini korumak için gözlerini kırpmadan kötülük yapabiliyor burada. Kötü adamların her birinin işledikleri suçların ardında mantıklı, insanca bir sebep var. İktidar sahibi olanlar mevkilerini kötüye kullanıp yoksulları sömürebiliyor. Ve tüm diyarlar envai çeşit yaratıkla kaynasa da insanoğlu her daim hırslarıyla, açgözlülüğüyle en büyük canavar olarak kalmaya devam ediyor.Üstelik tüm bunları Slav mitolojisini ve klasik fantastik edebiyat öğelerini başarıyla harmanlayarak yapıyor The Witcher. Elflerin eski görkemli günleri çoktan geride kalmış, toprakları insanlar tarafından istila edilmiş ve şehirleri yıkılmış. Artık insanlar arasında, kenar mahallelerde dilenci gibi yaşamaya mecburlar. Ya da ormanlara çekilip gerilla hayatı sürüyor, insanlara baskınlar düzenleyerek acımasızca intikam alıyorlar. Sakallı cüceler, gnomlar ve diğer ırklar da insanların şehirlerinde yaşamak ya da dağlardaki vatanlarına dönmek arasında sıkışıp kalmış. Ne yaparlarsa yapsınlar her zaman ikinci sınıf vatandaş olarak görülmeye, dışlanmaya mahkûmlar. Krallar soylu hükümdarlar değil, açgözlü ve sapkın kimseler olarak portre ediliyor bu evrende. Büyücülerse sağduyunun bilge sesi olmaktan çok uzaklar; perde arkasından ülkeleri yönetmek ve zengin olmakla daha çok ilgileniyorlar. İşte böylesine kaotik ama gerçekçi bir dünyada canavarları öldürmeleri için mutasyonla profesyonel birer avcıya dönüştürülen Witcher’ları konu alıyor kitaplar. Daha doğrusu onların en ünlüsünü, Rivyalı Geralt’ın maceralarını anlatıyor bizlere. Mesleği gereği sadece canavarları öldürmesi, duygularını işine karıştırmaması gereken ama çoğu zaman vicdanının sesine yenik düşüp başını bin bir türlü belaya sokan ak saçlı kılıç ustasını… Henry Cavill’i Geralt rolüne ne kadar yakıştırdıysak Yennefer’ı oynaması için seçilen Anya Chalotra’yı da o kadar eleştirdik. Ama tüm bunlar diziyi izlemeden önceki ilk yorumlarımızdı elbette.

Yennefer’ın gelişim süreci bu süreçte en iyi işlenen sahnelerdi. Ciri’nin ‘noob’ büyücü yolunda ilerleyen “Ormana git.” diye bas bas bağıran yardımcı oyuncuların dediği şeyi yapmaktan başka bir şey yoktu. Ama yine de ormanda geçirdiği serüven beni tatmin etti.Dizinin gizli kahramanı Ozan rolünü oynayan karakterdi sanırım. Dizinin sert ve karanlık havasından sıyrılmasına sebep olmuş. Ve çokta güzel detaylarla beslemişti diziyi. Dizi boyunca Geralt’ın başına gelen her şeyin sebebi Ozan sayesinde olduğunu hatırlatma detayı, bu yazdıklarımı besliyor.The Witcher’ın en büyük artısı; bu gelişim sürecinde geçen her bölümde daha da güzelleşmesiydi sanırım. Her geçen bölümde dizi kat kat çağ atlıyordu. Bilmem fark edebildiniz mi? Ben her bölümü izlediğimde diziye biraz daha aşık olmaya devam ettim. Her geçen bölüm, bu bölüm şu ana kadarki en iyi bölümdü sanırım dememe vesile oldu. Yabancı dizi kültürü olan dostlarımız sabredip izlemeye devam ettiyse eğer bu diziyi çok fazla sevecektir, buna eminim.

Dizinin sezon finalinde ne oldu ve ne bitti diye sorduğunuzda, bir şeyler oldu ama bitmedi diye düşüneceksiniz. Her şey ikinci sezona bırakılmış. Yennefer’ın ölmeyeceğini biliyoruz. Geriye ne kaldı? Ciri ve Geralt yolculuğu… En çok beklediğim olaylardan birisi Ciri’nin eğitimleri. Sonrasında merak ettiğim pek bir şey yok aslında.Sonlarına doğru zaman kavramını daha iyi anlamaya başlıyorsunuz. Ve dizi diğer bölümde acaba ne olacak kıvamına geliyor. Sürükleyici özelliği çok iyi yansıtılmış. Hikayedeki kopukluklar ne kadar gözünüze batmasa da, artık “Bu diziye ne para harcamışlar be.” “Sonunda farklı güzel dizi izledik.” cümleleri kafanızda dolanmaya başlıyor. Yennefer ve Geralt birlikteliği beni tatmin etmemiş, Geralt’ın çocukluğuna inilmesini keşke son bölümlere saklanmaması gerektiğini düşünürken bulmuştum. Ve artık Ciri ile Geralt’ın birleşsin diye bekliyordum. Yennefer’ın katıldığı savaşta çok büyük eksiklikler vardı. Para doğru yerlere harcanmamış, savaşın matematiği yapılmamış. Beklenen karşılaşmalar olmamış, ve finalde Yennefer’ın yaptığı harekete çok fazla ‘hype’lanmamıştım.

Diğer yazılarımı okumayı ihmal etmeyin.

Yazar Hakkında
Toplam 274 yazı
Üzgün Kiraz
Üzgün Kiraz
Yorumlar (Yorum yapılmamış)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×

Bir Şeyler Ara