Resimde huzur bulmuş bir kadın var, şükür kayıp nefisime.

Şükür Kayıp Nefisime

Hayatında bir çok güzellik yaşadın. Bazılarının farkındaydın ve bazıları ise zaten olması gerekenlerdi(?), farkına varmadın. Farkında oldukların için kimi zaman bilerek, kimi zaman gayri ihtiyari ”şükür” dolandı diline.Birinden hediye aldın, teşekkür ettin çünkü; hediye almak güzeldi, mutlu etti seni. Beklemediğin bir anda gelen yardım için teşekkür ettin çünkü; ihtiyacın vardı. En basitinden, biri sana ‘nasılsın’ diye sordu, teşekkür ettin çünkü; önemsendiğini hissettin. Güzel olaylar yaşadın, istediğin okulu kazandın veya sevdiğin mesleği yapmaya başladın, hiç değilse bir işe girebildin belki… Güzel bir düğünle evlendin ve sonra da çocukların oldu, hayalindeki eve veya arabaya sahip oldun belki de.. Dile getirmemiş olsan da kalbinde ‘şükür’ vardı, yaşadığın tüm güzelliklere…Peki, başına gelen güzel olaylarda ‘şükür’ varken, yaşadığın en ufak olumsuzlukta neden isyan ettin?!

Kimileri canını yaktı, en sevdiklerin sırtından bıçakladı. İhtiyaçları olduğu zamanlarda birilerinin yanında oldun, onlar arkalarına bile bakmadı. Güler yüzlü gördüğün herkesi iyi sandın, yapmadıkları kötülük kalmadı. İnandın, güvendin, değer verdin ve tüm bunlar karşılıksız kaldı… Tüm bu yaşadıkların ‘sen’ olman içindi göremedin, isyan ettin. Dön bak şimdi kendine, bunları yaşamadan ‘önceki sen’ benziyor mu ‘şimdiki sen’e?! Kim bilir, belki de tam tersiydi yaşadıkların! Haksızlık ettiğin mi, yoksa sana haksızlık eden miydi karşında duran; ne fark eder? Yollar ayrı olsa da ‘Bir’ değil miydi başlangıç noktanız ve aynı yer değil mi varış noktanız?!

Yollar sunulmuştu sana, bir çok seçenek. Kimi düz, kimi yokuşlu.. İlerlerken kendi yolunda; ayağına takılan taşa, battığın çamura, önünde duran tepeye, kendini eşiğinde bulduğun uçuruma isyan ettin, bu yolu seçenin sen olduğunu unutarak…

Ne zaman kaybettin kendini, en derinlere gömüp insanlığını?! Kinin, nefretin, öfkenin tohumlarını ne zaman attın kalbine? Sevgi ışığıyla yol gösteren içindeki çocuğu hangi kör zindana hapsettin de doğmaz oldu güneş yüzüne?

Şimdi sana haykırıyor; ‘artık beni duy!’ diye.

Kır şu zincirlerini! Karanlığa hapsettiğin seni kurtar esaretinden! O zaman güneş yeniden parlayacak ve aydınlanacak gökyüzün. Hadi, gel artık kendine! Sev yeniden, önce kendini! Sevginin ışığıyla, güneş gibi parılda ve aydınlat sen de; kendini karanlığa esir eden diğer yürekleri!!!

Yazar Hakkında
Toplam 271 yazı
Üzgün Kiraz
Üzgün Kiraz
Yorumlar (Yorum yapılmamış)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×

Bir Şeyler Ara